Dark Mode Light Mode
Dark Mode Light Mode

“Watch Party”ler Moda Haftalarını Nasıl Değiştiriyor?

Moda haftalarını tüm moda severlere ulaşılabilir kılan bu etkinliğe gelin birlikte göz atalım.

Geçtiğimiz Paris Moda Haftası’nda moda influencer’ı Lyas (Elias Medini) tarafından La Caserne‘de düzenlenen La Watch Party, adeta tüm Paris’i kasıp kavurdu.

Kısaca açıklamak gerekirse La Watch Party; modaseverlerin bir araya gelip dev ekrandan defilelerin canlı yayınlarını izleyebildiği, moda haftasının enerjisini birlikte yaşadığı bir etkinlik. Aslında bu konsept moda dünyasında yeni olmasa da La Watch Party bu kadar kapsamlı ve ses getiren ilk etkinlik olma özelliğini taşıyor.

Vogue France ile yaptığı röportajda bu fikrin ona ailesinin futbol maçlarını izlemek için barlara gitmesinden geldiğini söyleyen Lyas, ilk watch party‘i 2025 yazında Paris’te bir barda düzenlemişti. La Watch Party, geçtiğimiz günlerde sonlanan Paris Moda Haftası içinse La Caserne‘e taşındı. Böylelikle bu daha geniş alan sayesine kapılarını çok daha fazla insana açma şansı buldu ve çok daha geniş bir kitleye ulaştı.

Etkinliğin en çekici yanıysa La Watch Party‘e ne bilet ne de rezervasyon gerekmeden katılanılabilmesi. Bu yönüyle, genellikle yalnızca davetlilere açık olan ve mekanları gizli tutulan defilelerin aksine, La Watch Party prestijli ama kapalı moda endüstrisini herkese ulaşılabilir kılıyor.

Defilelerin %99’unun yalnızca davetlilere açık olduğu ve çoğunlukla defile alanlarının bile resmi olarak açıklanmadığı Paris Moda Haftası’nda böyle bir etkinliğe imkan tanınması, birçok kişi tarafından “ulaşılamaz moda endüstrisinin ulaşılabilirliğe doğru değişiminin büyük bir adımı” olarak değerlendiriliyor. Üstelik etkinliğe Loli Bahia, Kim Petras gibi ünlü isimlerin katılması ve Lyas’ın Anna Wintour‘un bile etkinlikten haberdar olduğunu söylemesi bu değişimi kanıtlıyor.

Ancak La Watch Party‘nin asıl büyüsü, erişilebilirliğinden çok hissettirdiği samimi atmosferde gizli. Aile gibi hissettiren ortamda moda tutkunlarıyla birlikte defile izlemek, yorum yapmak, mankenleri alkışlamak; defile arasında dans etmek, şarkı söylemek asıl güzel tarafı. Kısacası defile izlemek, bu etkinlik ile birlikte bir topluluk deneyimine dönüşüyor.

MAC Cosmetics sponsorluğunda düzenlenen etkinlikte, girişte katılımcılara bir adet ruj hediye edilmesinin yanı sıra ücretsiz alkol de sunuluyor. Hem defilenin başlangıç saatinden önce kapıların açılması ve bitişinden sonra kapanması, hem de gün içinde birden fazla defile izlenilebilmesi sayesinde; insanlarla tanışarak, photobooth’ta fotoğraf çekilerek, La Watch Party‘e özel satılan tişörtlerden alarak da zaman geçirebiliyorsunuz. Resmi davetlerin dışında gerçekleşen bu samimi ortam, özellikle genç modaseverler için doğal bir sektörel etkileşim alanı yaratıyor.

Benim de katılma şansı yakaladığım La Watch Party‘lerin bana göre kesinlikle en keyifli kısmı insanlarla tanışmak oldu. Herkesin moda sevgisiyle bulunduğu ortamda, birbirinden farklı insanlarla sohbet etmek çok hoştu. Katılımcıların bazıları yazın ilk düzenlenen La Watch Party‘lere de katılmış, bazıları sadece bu etkinlik için Paris’e gelmiş, çoğu öğrenci ve hepsi ortak bir moda tutkusuyla dolu olan bir kalabalıkla neredeyse beş saat geçirmek unutulmaz bi andı.

Modanın birleştirici gücünün ulaşılabilir kılındığı günlere…

Önceki Yazı

Jean Paul Gaultier'de Yeni Dönem: Duran Lantink’den “Junior”