Maskara, yalnızca kirpikleri belirginleştiren bir makyaj ürünü değil; aynı zamanda güzellik tarihinin izlerini taşıyan simgesel bir araçtır.
İlk sürme örneklerinden modern tüp maskaralara, kozmetik dünyasını şekillendiren isimlerden kültürel etkilerine ve dilimizdeki maskara-rimel ikilemine… Antik dönemden günümüz güzellik endüstrisine kadar uzanan bu büyüleyici yolculukta, gözlerin büyüsünü ortaya çıkaran maskaranın evrimini keşfedin.
Maskaranın Antik Çağdaki İlk Adımları
Çoğu kozmetik ürününde olduğu gibi, konu maskaranın tarihi olduğunda da ilk durağımız Antik Mısır oluyor.
Antik Mısırlılar; gözlerini belirginleştirmek, kirpiklerini ve kaşlarını koyulaştırmak için khol adı verilen bir karışım kullanırlardı. Bu ürün maskaranın ilk izlerinden olarak kabul edilse de aslında spesifik olarak kirpiklere sürülmüyordu. Ağırlıklı olarak göz kalemi gibi göz çevresine uygulanıyordu.
Kohl, galen (bir tür kurşun), malakit ve odun kömürü gibi maddelerin hayvansal yağ veya sıvı yağ ile karıştırılarak bir macun haline getirilmesiyle elde edilirdi. Kullanımınınsa kozmetik amacının ötesinde inançsal bir boyutu da vardı. Antik mısırlılar, göz çevrelerine sürdükleri khol’un -veya dilimizdeki yaygın kullanımıyla sürmenin– süren kişiyi nazardan ve hastalıklardan koruduğuna inanırlardı. Aynı zamanda gözlere sürülen bu maddenin gözleri güneş ışığından koruduğu düşünülüyordu.

Bu durumu ilginç kılan şey ise karışımda bulunan içeriklerin aslında zararlı olmasıydı. Bu dönemdeki sürmeler, gözde hassasiyet oluşturuyor hatta zehirlenmeye yol açabiliyordu.
Zaman içerisinde farklı kültürlerde bu sürmenin farklı çeşitleri görülmeye başladı. Kullanılan karışım ve formül kültürden kültüre değişse de kullanım amacı aynı kaldı.
Orta Çağ ve Rönesans Döneminde Maskara Kullanımı
Orta Çağ boyunca Avrupa’da kozmetik ürünlerin, özellikle maskaranın kullanımı büyük ölçüde azaldı. Bu durumun en önemli sebebi, kilisenin makyajı kibir ve ahlaksızlıkla ilişkilendirmesiydi.
Ancak Rönesans dönemiyle birlikte kişisel bakım ve süslenmeye olan ilgi yeniden arttı. Özellikle İngiltere’de, Kraliçe I. Elizabeth ve dönemin soyluları, kirpiklerini ve kaşlarını karartmak için is kullanıyorlardı. Gözler “ruhun aynası” olarak görülüyor, bu uygulama ise yalnızca elit kesim tarafından kullanılarak sosyal statünün bir göstergesi olarak kabul ediliyordu.
Maskara’nın Doğuşu ve Rimmel London
Bildiğimiz formülde olan maskara ise takvimler, 19. yüzyılda ortaya çıktı. Kraliçe Victoria’nın parfümlerini yapan Eugène Rimmel isimli Fransız kimyager, petrolyum jelly ve kömür tozu formülasyonundan oluşan ilk maskarayı piyasaya sürdü. O dönem için devrim niteliğinde bir üründü.

Eugène Rimmel, aynı sene günümüzde de çoğumuzun bildiği “Rimmel London” markasını kurdu.
Yine de maskara bir anda popülerleşmedi. İngiltere’de ortaya çıkan maskaranın Avrupa’da yaygınlaşması, 1910’larda gerçekleşti. Maskara, gözleri belirginleştirmesi ve duygu dolu bakışlara yol açmasından dolayı bu dönemde aktrisler tarafından tercih edilmeye başladı.
Amerika’daki İlk Maskara ve Maybelline New York
Avrupa’da yaygınlaşan maskara henüz Dünya’nın öteki ucunda, Amerika’da popüler değildi. 1913’de Amerikan kimyager ve iş adamı Thomas Williams, kız kardeşi Maybel için bir maskara üretti. Bu maskara sadece Maybel’a özeldi ve satışa sunulmadı. Fakat Maybel’in kirpiklerini gören kişilerden talepler gelmeye başladı…
Bunun üzerine Thomas Williams bir kozmetik markası kurup Amerika’nın ilk maskarasını satışa sundu. Markanın ilk adı Lash-Brown-Ine, markanın kurulmasından kısa bir süre sonra değişti.
Markanın yeni adı, ona bu ürünü yaratmaya ilham olan kız kardeşine ve onun maskaradan önce kirpiklerine sürdüğü vaseline atıfta bulunuyordu. Maybel ve Vaseline: “Maybelline”.

İlk Modern Maskara
Maskaranın ilk örnekleri, karşımı içeren bir kutu ve fırçası şeklinde satışa sunulmuştu. Bu, aynı zamanda kek maskara olarak da biliniyordu. Tahmin edebileceğiniz üzere sürülmesi zordu ve hijyen açısından sorunlar doğuruyordu.

1950’lerin sonuna doğru maskara daha kolay uygulanmasını sağlayan ve daha hijyenik olan formuna kavuştu. Helena Rubinstein isimli Polonyalı-Amerikan iş kadını, maskara ürününde devrim yaratan bir gelişmeye imza attı.
Rubinstein’in tüp maskarası, bugün bildiğimiz modern maskara formunun ilk örneğiydi. Max Factor ve Revlon markaları da paketlemelerinde değişikliğe giderek ürünün formunun gelişimine katkıda bulundular. Fakat yeni tarz tüp ürünlerin uluslararası anlamda yaygınlaşması zaman aldı.
Meraklısına: Helena Rubinstein markası, özellikle Amerika’da bir dönemin en popüler kozmetik şirketiydi. Marka, kurucusu Rubinstein’in ölümünden sonra (1965) düşüş yaşadı. Helena Rubinstein, Inc 1973 yılında Colgate-Palmolive’e satıldı. Kısa bir süre sonra ise markanın izleri silindi. 1984 yılında L’Oréal’e satılan marka, halen L’Oréal Groupe bünyesinde bulunuyor. Marka, bir dönem kapalı kalsa da, uluslararası kozmetik pazarında halen aktif konumda.
20. Yüzyıl ve Günümüzde Maskara
20. yüzyıl boyunca maskaranın gelişimi devam etti. 1950’lerde ilk waterproof maskara karşımıza çıktı. Az önce bahsettiğimiz gibi, 1960’larda maskara modern formuna kavuştu. 1970’lerde Revlon markası ile birlikte mavi, yeşil ve mor gibi çeşitli renkli maskaralar piyasada yer aldı.

Bu gelişim sürecinde, maskaraların ilk örneklerinin gözlere verdiği hasar da ortaya çıktı. Maskaraların içerdiği zararlı maddeler nedeniyle görme kaybı yaşayan kişiler oldu. Bunun sonucunda başta Amerika’da olmak üzere kozmetik ürünlerine sağlık denetimi getirildi.
1980’lerde besleyici içerik barındıran maskaralar ve kirpik serumları satışa çıktı. 1988’de Max Factor ilk şeffaf maskarayı tanıttı. Günümüzde maskaralar özellikle fırça tipi ve formül alanında gelişmeye devam ediyor.
Maskara İsmi Nereden Geliyor?
Ürününün isminin kökeni tam net olmasa da çeşitli tahminler mevcut. Kimileri İtalyanca “maschera” veya İspanyolca “máscara” yani maske anlamındaki kelimelerden türediğini öne sürüyor. Bu düşünceye göre isim, ürünün kirpikleri belirginleştirerek gözlere maske etkisi katmasına atıfta bulunuyor.
İlk çıktığı dönem mascaro olarak bilinen ürün, zamanla maskara adını aldı. Günümüzde de çoğu dilde halen bu şekilde kullanılmaktadır.
Yine de Eugène Rimmel‘in geliştirdiği maskara, birçok dilde onun adıyla anılmaya devam ediyor. Bugün hala bazı dillerde rimel kelimesi maskara anlamında kullanılıyor.
Türkçede durum tam net değil. Kimileri maskara diyor, kimileri rimel.

Türkçedeki Kozmetik İkilem: Maskara Mı, Yoksa Rimel Mi?
Aslında iki kullanım da TDK sözlüğünde yer alıyor. Bu nedenle Türkçede ikisi de doğru kabul ediliyor.
Aralarındaki fark ise şu: Maskara, ürünün teknik ve evrensel adıyken, rimel aslında bu ürünü ilk geliştiren markanın adıdır. Yani rimel kelimesi selpak gibi jenerikleşme sonucu dilimize karışmış ve TDK sözlüğünde yerini almıştır.
Günlük yaşantıda iki kullanım da sıkça tercih edilir. Fakat resmi ve profesyonel metinlerde maskara ifadesi daha yaygın kullanılır.