Paris Erkek Giyim Moda Haftası, geçtiğimiz günlerde birbirinden farklı yaratıcı vizyonların buluştuğu etkileyici defilelere ev sahipliği yaptı. Sessiz zarafetten kültürel keşiflere, sokakla bütünleşen günlük şıklıktan avangart sanatsal yorumlara kadar her koleksiyon kendi dünyasını sundu. Saint Laurent’in şiirsel sadeliğinden Pharrell Williams’ın Hindistan ilhamlı Louis Vuitton şovuna; Hermès’in modern kentli şıklığından Jacquemus’un rustik romantizmine kadar uzanan bu moda haftası, adeta stilin çeşitliliğini kutladı.
Moda artık sadece giyinmek değil; anlatmak, hissettirmek ve hatırlatmak için bir alan. Paris Moda Haftası da bu anlatının en güçlü sahnesi.
İşte Paris Erkek Giyim Moda Haftası kapsamında sergilenen İlkbahar/Yaz 2026 koleksiyonlarından seçkiler:
Saint Laurent
Saint Laurent, İlkbahar/Yaz 2026 erkek koleksiyonunda sessiz ama güçlü bir ifade sunuyor. Anthony Vaccarello, Paris’teki Bourse de Commerce’te, Céleste Boursier-Mougenot’nun “Clinamen” enstalasyonu eşliğinde, geçmişe değil sürekliliğe odaklanan bir şıklık sergiliyor.
Geniş şortlar, uzatılmış omuz çizgileri ve ince bele vurgu yapan ceketlerle koleksiyon, sade ama sofistike bir silüet yaratıyor. Kum, tuz ve solgun mavi tonları; ipek ve naylon gibi zarif kumaşlarla birleşerek bedenle bütünleşen bir hafiflik hissi sunuyor.
Saint Laurent’in bu koleksiyonu, teatral bir gösteriden çok bir içsel yansıma: gösterişsiz bir duygu, zamansız bir zarafet.
Louis Vuitton
Pharrell Williams, Louis Vuitton’un 2026 erkek koleksiyonunu Hindistan’ın çok katmanlı estetiğiyle harmanlıyor. Centre Pompidou’daki dev “Snakes and Ladders” setiyle sunulan defile, adeta kültürel birleşimi kutluyor.
Koleksiyonda kahverengi denim, el işçiliğiyle hazırlanmış parçalar ve güneşle solmuş tonlar öne çıkıyor. Montlar ve zarif takımlar hem şehirli hem doğaya yakın bir stil sunuyor. Aynı zamanda Dandyzim’i yansıtıyor.
Markanın kreatif direktörü Pharrell Williams, şov müziğinden aksesuarlara kadar her detayda bir yolculuk duygusu yaratıyor. Moda burada bir oyun değil; kültürlerarası bir köprü.
AMIRI
Chateau AMIRI adını verdikleri hayali otelde geçen defile, Mike Amiri’nin rahat şıklık anlayışını yansıtıyor. Loungewear ve smokin ceketleri, güneşte solmuş tonlarla birleşerek hafif ama rafine bir atmosfer yaratıyor.
Wes Lang’in kuş desenleri koleksiyona romantik bir doğa dokunuşu katarken, aksesuarlar ve ipeksi dokular AMIRI’nin Los Angeles zarafetini taşıyor. Moda; burada sade ve sanatsal bir anı gibi yaşanıyor.
AMI Paris
AMI’nin SS26 defilesi, Paris’in tam kalbinde, Place des Victoires’da sokakla bütünleşen bir moda gösterisine dönüştü. Ravel ve Piaf notaları eşliğinde yürüyen modeller, zamansız bir parizyen şıklığını yansıtıyordu.
Rahat trikolar, 70’ler etkili geniş yakalar ve bol çizgili gömlekler, gerçek hayata giyilebilir bir zarafetle sunuldu. AMI, modayı bir yaşam biçimine dönüştürmeyi yine başardı ve bizleri parizyen şıklık ile buluşturdu.
Issey Miyake
“Dancing Texture” başlıklı koleksiyon, Japon seramik ustası Shoji Kamoda’nın dokulu sanat anlayışını tekstile taşıyor. Özel baskı ve 3D jakar teknikleriyle üretilen kumaşlar, giyimde adeta sanatla temas kuruyor.
ASICS ile yapılan iş birliğiyle tanıtılan HYPER TAPING sneaker, koleksiyona sportif bir yenilik katıyor. Miyake, modayı sessiz bir devrim gibi anlatıyor: dokunarak, hissederek.
Hermès
Véronique Nichanian’ın “Summer in the City” teması, Hermès’in sessiz lüksünü yaz aylarına taşıyor. Açık tonlar, nefes alabilen kumaşlar ve işlevsel kesimler koleksiyonda öne çıkıyor.
Özellikle delikli işçilikle havalandırılmış deri gömlek, sıcak günler için şıklığın sınırlarını yeniden çiziyor. Hermès, gösterişsiz ama etkileyici bir yaz hikâyesi anlatıyor.
Dior Homme
Jonathan Anderson’ın Dior’daki ilk koleksiyonu, geçmiş ile gelecek arasında rafine bir oyun kuruyor. Galeri atmosferinde sergilenen parçalar, klasik Dior kalıplarını cesur dokunuşlarla yeniden biçimlendiriyor.
Oversize ceketler, baggy denim’ler ve zarif detaylar; hem markanın arşiviyle hem de günümüzün sokaklarıyla buluşuyor. Anderson, Dior’un kodlarını kırmadan yeniden yazıyor.
Dries Van Noten
Julian Klausner’ın ilk erkek koleksiyonu, markanın imza desenlerini modern bir rahatlıkla yorumluyor. Sarong’lar, parlak ceketler ve çarpıcı renkler, spontane ve yaşanmış bir yaz hissi yaratıyor. Defile, gösteriden çok bir sabah sonrası anı gibi: sade ama etkileyici. Dries erkeği, yeni bir romantizme adım atıyor.
Lemaire
Lemaire, bu sezonu giyinmeyi bir şiir gibi yanısıtıyor. Akışkan kumaşlar, asimetrik kesimler ve pastel tonlar koleksiyona duyusal bir incelik katıyor. Katmanlı kombinler ve spontane duruşlar, gündelik hayatı zarafetle buluşturuyor. Moda burada abartıdan değil, ölçüden doğuyor.
Jacquemus
“Le Paysan” adlı koleksiyon, bizleri Simon Porte Jacquemus’un Provence’taki çocukluk anılarına götürüyor. Versailles Sarayı’nın zarafeti içinde sunulan tasarımlar, kırsal romantizmi couture estetikle harmanlıyor.
Deri pazar sebzeleri, geleneksel başlıklar ve pastel şeker tonları koleksiyona oyuncu bir zarafet katıyor. Sergilenen parçalar samimi bir masal etkisi bırakıyor.
Not: Kullanılan görseller markalara aittir.
