Dark Mode Light Mode
Dark Mode Light Mode

Paris Moda Haftası: Sonbahar/Kış 2025

Paris Moda Haftası kapsamında sergilenen Sonbahar/Kış 2025 defilelerini keşfediyoruz.
Saint Laurent Saint Laurent
Saint Laurent

Paris Moda Haftası’nın sonlanmasıyla yoğun moda takvimini geride bıraktık. Bu moda haftasında da zaman zaman alışık olduğumuz silüetler yeniden yorumlarıyla karşımıza çıkarken, bazense yep yeni dünyalara adım attık.

Şimdi geriye dönüp Paris podyumlarına kısa bir bakış atıyoruz ve defileleri yeniden keşfediyoruz.


Givenchy

Givenchy’nin 7 Mart 2025’de Paris Moda Haftası kapsamında gerçekleşen defilesiyle, Sarah Burton’ın Givenchy’si ile tanışmış olduk. Koleksiyonun anlatıldığı basın açıklaması Sarah Burton’ın sözü ile başlıyor: “İlerlemek için, başlangıca geri dönmelisiniz. Bu benim için atölye ile ilgili; Givenchy’nin kalbi ve ruhu.”  

Defilenin ilk görünümü de bu geçmişe dönüşü sağlamlaştırıyor. Koleksiyonun ilk parçasında gördüğümüz Givenchy Paris 1952 yazısı, Hubert de Givenchy’nin markayı kurduktan sonra tasarladığı ilk koleksiyonuna atıfta bulunuyor.

Terziliğe ve zanaatkarlığa önem verdiğini belirten Burton, erkeksi teknikleri kadınsı şekillerle birleştiriyor. Vücudun hatlarını öne çıkaran tasarımlarla Givenchy kadınını güçlü hissettirmek hedefleniyor. Seksiliğe farklı bir bakış açısı getiren koleksiyonda ön kısımda olan dekolteler yerlerini açık sırt detaylarına bırakıyor. Burton’ın koleksiyonda yarattığı çizgiler adeta modern couture’u yansıtıyor.

Hubert de Givenchy’nin mirası tüm koleksiyon boyunca kendisini hissettiriyor. Burton, Givenchy’nin imzalarını yeniden yorumluyor. Böylelikle geçmişin couture detayları ile çağdaş yaratıcılık birlik oluşturuyor. 


Hermès 

Hermès, bu koleksiyonda da net ve keskin çizgilerle karşımızda. Senelerdir klasikliğini korurken güncel olmayı başaran ve asla demode olmayan markanın Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonu, kendinden emin bir kadın silüeti ortaya çıkarıyor. Güçlü kesimler, kıyafetlerin hatlarını ortaya çıkarıyor. Koleksiyondaki parçalar maskülenlik ve feminenlik arasındaki ince çizgide dans ediyor. 

Deri ve trikoların hakim olduğu koleksiyonda;  kahverengi, siyah ve bej gibi natural ve klasik tonlar ön plana çıkarken kiremit rengi kullanımı sıcaklık yaratıyor. Bunların yanı sıra yeşil gibi iç açıcı renk dokunuşları bulunuyor.


Christian Dior

Chiuri, Dior Sonbahar/Kış 2025 hazır giyim defilesinde moda tarihiyle bir diyalog kurarak markanın mirasını anımsatan jestleri ve anıları yeniden yorumlamayı amaçlıyor.

Chiuri’nin bu koleksiyonu oluştururkenki ilham kaynağı, Virignia Woolf’un Orlando adlı romanına dayanıyor. Koleksiyondaki maskülen ve feminen siluetler arasındaki denge, Orlando’nun cinsiyet kalıplarına uymayan kıyafetlerinden esinlenirken, aynı zamanda Woolf’un romanı kaleme aldığı 1920’lerin değişen kadın giyim anlayışını da yansıtıyor.

Dior’un yayımladığı defile notlarında, koleksiyon metamorfoz olarak tanımlanırken, gelgitlerin değişimine ince bir gönderme yapılıyor. Defilede, modellerin hareketleri adeta bir tiyatro koreografisi gibi düzenlenirken, renkler karanlıktan aydınlığa geçerek sahne değişimlerini vurguluyor. Salıncaklar, tarih öncesi kuşlar, kayalar, kraterler ve nihayet bir buzdağının ortaya çıkışıyla, sürekli dönüşen bir dünyanın hikayesi anlatılıyor.

Geçmişin izlerini taşıyan parçalar, çağdaş bir dokunuşla yeniden tasarlanıyor. Böylece, modanın değişken hikayelerini keşfetmek, geçmişin yankılarını günümüzle harmanlarken, olası gelecekleri hayal eden ve kadınlığın dönüşümünü kutlayan bir vizyon ortaya çıkıyor.


Schiaparelli

Fransız moda dünyasının sürrealist markası Schiaparelli, Lone Star (Yalnız Yıldız) adlı Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonunu bizlerle buluşturdu.

Markanın kreatif direktörü Daniel Roseberry koleksiyonun çıkış noktasını anlatırken tasarımcıların hayatlarındaki kadınlar ve onların kıyafetlerden ne istediği üzerine çok düşündüğünü söylüyor:

“Gözlemlerim bana tanıdığım kadınların erkekler için giyinmediklerini hatırlattı. Giyindiklerinde bunu diğer kadınlar için yapıyorlar ve onlar için önemli olan kadınların övgüsü. Elsa Schiaparelli’nin de erkek bakışına ayıracak çok az zamanı vardı: Evet, birçok erkek sanatçıyla işbirliği yaptı. Ancak kıyafetleri onlarla birlikte yapılmış olsa da, kıyafetleri erkekler tarafından bakılmak için tasarlanmamıştı.” 

Koleksiyonu oluştururken kadınların yaşamlarındaki çelişkilere hitap edecek bir gardırop yaratmak için yola çıkan Roseberry’e göre; koleksiyona heyecanı veren şey, maskülen ve feminen olan arasındaki gerilim.

Schiaparelli markasında alışık olduğumuz üzere, bu koleksiyon da trompe l’oeil kullanımlarıyla dikkat çekiyor. Kadife ve saten kullanımı, motif işlemeleriyle birleşiyor. Koleksiyondaki parçalar, tasarım detaylarının yanı sıra işlevsellikleriyle de ön plana çıkıyor. Roseberry, bizlere çok boyutlu bir koleksiyon sunuyor.

Roseberry koleksiyonun adınıysa şu sözlerle açıklıyor: “İlham verebilecek ve hızlı moda tarafından asla taklit edilemeyecek şeyler yapmak istedim. Hayatımdaki kadınlar yalnız yıldızlar – onlar gibi başka kimse yok ve asla da olamaz. Umarım onlar ve tüm kadınlar bu kıyafetler için aynı şeyi hissederler.”


Valentino

Alessandro Michele, Le Méta-Théâtre des Intimités adlı Valentino Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonunda samimiyet kelimesinden yola çıkıyor. Samimiyet üzerinden toplumu, benliği ve yakınlık kavramını sorguluyor. En sonundaysa bu kavramları mahremiyet çatısı altında inceliyor. Defilenin kıp kırmızı bir tuvalet ortamı etkisini veren bir alanda gerçekleşmesi de bu mahremiyet ve samimiyet kavramlarını destekliyor.

Koleksiyon, Michele’nin maksimalist imzasını taşıyor. Tüm maksimalist etkilere rağmen, Michele Valentino’nun köklerine sağdık kalmayı da başarıyor. Transparan etkili dantel kullanımı ilgi toplarken sade olduğu kadar gösterişli dış giyim parçaları da dikkat çekiyor.

Rengarenk renk paletine sahip koleksiyondaki parçalar defilenin sonlarına doğru yerlerini altın rengine bırakıyor.


Saint Laurent

Anthony Vaccarello, Saint Laurent için hazırladığı bu koleksiyonda güçlü tasarımlarıyla karşımıza çıkıyor. Eyfel Kulesinin altında gerçekleşen defilede, alışık olduğumuz Saint Laurent kadını bizi selamlıyor: Cesur, özgüvenli ve güçlü. Birkaç koleksiyondur markada görmeye alışık olduğumuz oversize silüetler, keskin omuz detayları ve sivri uçlu ayakkabılar bu güçlü görünümü destekler nitelikte.

Saint Laurent’in Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonu her ne kadar mevsimi yansıtan toprak tonlarıyla ön plana çıksa da fuşya gibi renkli parçalar da dikkat çekiyor. Markanın kişiliği de göz önünde bulundurulduğunda, siyah kullanımının şaşırtıcı derecede az olduğunu da belirtelim.

Koleksiyonun keskin detayları kumaş çeşitliliği ile kırılıyor. Hayvan ve çiçek desenleri kullanımına ek olarak dantel ve plastik görünümlü kumaşlar göze çarpıyor.

Marka ile bütünleşmiş deri ceketler bu koleksiyonda da yerini alıyor. Ayrıca kalem eteklere ek olarak karşımıza çıkan büyük ve kabarık etekler, koleksiyona dramatik bir dokunuş ekliyor.


Louis Vuitton

Louis Vuitton’un kreatif direktörü Nicolas Ghesquière, Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonuyla adeta Paris sokaklarını podyuma taşıyor. Koleksiyon, eforsuz şık fransız tarzını yeni bir yorumla ele alıyor.

Genel hatlarıyla maksimalist olarak tanımlayabileceğimiz koleksiyonda bohem tarzın yansımalarını da yakalamak mümkün. Özellikle dantelli, salaş ve rahat kesim elbiseler, podyumdaki styling ile büyüleyici bir hava yaratıyor. Toprak tonlarının ağırlıklı olarak tercih edildiği koleksiyonda, kırmızı ve yeşil detaylar göze çarpıyor. Bele kemer gibi yerleşen ikili çantalardan fütüristik ayakkabılara, koleksiyondaki aksesuarlar da oldukça dikkat çekiyor. 


Tom Ford

Paris Moda Haftası kapsamında anlaştığı marka ile ilk koleksiyonunu sergileyen bir diğer tasarımcı da Haider Ackermann. 

Ackermann, koleksiyonu anlattığı basın açıklamasında her bir başlangıcın yeni bir dans olduğunu belirtiyor: “Dansa; partnerine bakarak, farklılıklarınızın farkında vararak, benzerliklerinizi keşfederek, birbirinizin adımlarına ayak uydurmaya ve harmoni içinde hareket etmeye çalışarak başlarsın.”

Bu dans içerisinde markanın kurucusu Tom Ford’u gece hayatı olarak konumlandıran Ackermann, kendisini ertesi sabah olarak tanımlıyor. Gece hayatının arzulanan anlarından yola çıkarak, Tom Ford dünyasını arzu evreni olarak tanıtıyor. İçine çeken ve baştan çıkaran…

Bu baştan çıkarıcılığın şehvetindeyse güzellik hissi yatıyor. Koleksiyon bireye ve bireyi iyi hissettirmeye odaklanıyor. Kullanılan renk çeşitliliği bunu destekler nitelikte. Pastel renkler huzurlu ve canlı bir hava yaratırken gri ve siyah kullanımı moda evinin kişiliğini yansıtıyor.

Tom Ford Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonunda markanın geçmişi  ve geleceği masum bir şekilde birleşiyor. Çünkü Ackermann’a göre ertesi sabah, geride bırakılan geceyi hatırlatır. “Geriye kalan duygular, izlenimler ve bütün gece öpülmüş kırmızı dudaklardır.”


Miu Miu

Miuccia Prada, Miu Miu Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonuyla feminen olanı yeniden yorumluyor. Koleksiyonun basın açıklamasına göre, Miu Miu kıyafetleri sınırlardan kurtarmayı hedefliyor. Bu nedenle vücuda oturan parçaların ağırlıklı olduğu koleksiyon, kıvrımlara göre şekillenen parçalar içeriyor. Kullanılan aksesuarlar bu kadınsılığı destekliyor ve koleksiyondaki tasarımlarla bütünleşiyor.

Koleksiyonun geneline baktığımızda klasik Miu Miu silüetinin yorumlanmasını görüyoruz. Koleksiyonda baştan sonra canlı tutulan renk paleti, markanın genç yapısını destekliyor. Yine de bu genç görünüme rağmen styling bütünü bize nostaljik bir his veriyor. Kürk ve deri kullanımının yanı sıra ekose desenleri dikkat çekiyor.

Kullanılan görseller markalara aittir.

Önceki Yazı

Kırmızı Tabanlı Tabi'ler: Christian Louboutin ve Maison Margiela

Sonraki Yazı
Alessandro Luciani/ Gorunway.com

Versace’de Kartlar Yeniden Dağıtılıyor