Moda dünyasının en büyüleyici unsurlarından biri olan defileler, yalnızca yeni koleksiyonların sergilendiği etkinlikler değil, aynı zamanda modanın tarihine ışık tutan önemli kültürel olaylardır. Bu yazıda, podyumların geçmişine doğru kısa bir yolculuğa çıkıyoruz.
Günümüz defileleri ve moda haftalarının köklü tarihi, her ne kadar insana çok garip gelse de, 1860’lara dayanıyor.
Salon Kültürü
O dönemin haute couture tasarımcıları, ölçüler için müşterilerinin ayaklarına gidiyordu. Moda tarihinde “Haute couture’ ün babası” olarak adlandırılan Charles Frederick Worth ise müşterilerini Paris’teki atölyesinde misafir etmeye başladı.

Daha sonrasında, Worth koleksiyonlarını sergilemek için cansız mankenleri kullanmayı bıraktı ve sunumlarını kendi eşinin de aralarında olduğu modellerle yaptı.
Böylelikle, “salon” geleneği başlamış oldu.
Paris’te salon kültürü yaygınlaşırken Londra ve New York’da “fashion parades” (moda geçidi) adında etkinlikler düzenlenmeye başladı. Bunlar, genellikle alıcılar için özel ve küçük etkinliklerdi. Tasarımların kopyalanmasını önlemek için fotoğraf çekmek yasaktı.
Bu noktada, “defile” kelimesinin fransızcada “sırayla geçmek” fiilinden geldiğini belirtelim.

Defilelerin İlk Adımları
1900‘lere geldiğimizde, bugün aşina olduğumuz defileler şekillenmeye başladı. Dönem boyu, salon kültürü varlığını sürdürse de gözler önündeki sunumlar arttı. Örneğin: Paul Poiret, 1911 yılında, tasarımlarını giyen modellerle Avrupa’yı turladı.
1918‘de, gösterimler için Avrupa’ya gelen yabancı alıcılardan dolayı moda evleri defilelerini senede iki kere, sabit tarihlerde yapmaya başladı. Bu durum günümüz “Moda Haftası” etkinliğinin temelini oluşturdu.
İlk Moda Haftası
1943 yılında moda yazarı Eleanor Lambert, Avrupa’daki krizden faydalanarak Amerika’daki modayı öne çıkarmak adına bir takvim oluşturdu. O dönemde “Moda Basın Haftası” olarak adlandırılan etkinlik, 1990’larda “New York Moda Haftası” adını aldı.
II. Dünya Savaşı sonrasında, moda evlerinin kapılarını daha geniş kitleye açma isteği ve reklam yaratma çabasıyla defileler önem kazandı.
Günümüz Defileleri
1960‘larda, günümüze yakın formatlı defileler karşımıza çıkmaya başladı. Özel defileler yerlerini alışılmadık konumlarda yapılan enerjik sunumlara bıraktı. Balmain, 1965’de koleksiyonunu şarap mahzeninde sunarken Pierre Cardin defilesi, Seine nehirinin kenarında gerçekleşti.
Böylelikle salonlarda başlayan koleksiyon gösterimleri; müzik, ışık ve koreografi barındıran teatral gösterilere dönüştü.


Versay Savaşı
Teatral defileler demişken “Versay Savaşı“ndan bahsetmezsek olmaz. Versay Sarayı’nın restorasyonu için para toplamak adına yapılan bu defile, aynı zamanda hafta boyu süren bir partiydi. “Yılın partisi” olarak adlandırılan etkinlikte, 5 Fransız- 5 Amerikalı tasarımcı yarıştı. Bu tarihi defilenin dosyasını ilerleyen arşiv yazılarımızda aktaracağımızı da belirtelim…
Peki Paris’in özel salonlarından çıkmış defilelerin, Çin Seddi’nin podyum olarak kullanılacağı gösterilere dönüşeceğini kim bilebilirdi? T-TIME MAG ailesi olarak defilelerin sonsuz gelişimlerini takip ediyor ve ağızlarımıza sinek kaçmasına sebep olacak bir sonraki defileyi büyük heyecanla bekliyoruz.
İlgili Yazılar: